19 MAYIS VE GENÇLİK    

 

 

 

      Atatürk, 19 Mayıs 1919 günü Samsun’a ayak bastığında ülkedeki “umumi manzara”yı Büyük Nutuk’ta şöyle anlatır:

     Osmanlı Devleti’nin içinde bulunduğu topluluk ; 1. Dünya Savaşı’nda yenilmiş, Osmanlı ordusu her yerde zedelenmiş, koşulları ağır bir mütareke imzalanmış.Büyük Savaşın uzun yılları boyunca ulus yorgun ve yoksul bir durumda.Padişah ve halife olan Vahdettin, soysuzlaşmış; kendini ve yalnız tahtını koruyabileceğini düşlediği alçakça önlemler araştırmakta...Damat Ferit Paşa hükümeti güçsüz, onursuz, korkak..”

     Bu kadar mı?Hayır...Birer uydurma nedenle itilaf donanmaları ve askerleri İstanbul’a yerleşmiş...Güney ve Güneydoğu illeri İngiliz, Fransız ve İtalyan işgali altında...15 Mayıs 1919’da Yunan ordusu İzmir’e çıkarılıyor...Yurdun dört yanını ulusal varlığa düşman kuruluşlar kaplamış...

    Bu manzara karşısında halkın ve ordunun ruh hali nedir?Nutuk’tan alıyoruz:

    “Ulus ve Ordu, padişahın hainliğinden haberli olmadığı gibi, o makama ve o makamda bulunana karşı yüzyılların kökleştirdiği din ve gelenek bağlarıyla bağlı ve uysal...(Ayrıca)Kurtuluş yolu ararken İngiltere, Fransa, İtalya gibi büyük devletleri gücendirmemek temel ilke gibi görünmekteydi...”

     Tüm bu olumsuzluklar dizisi içinde Atatürk’ün kararı nedir?..

     “Bu durum karşında tek bir karar vardı.O da ulus egemenliğine dayanan tam bağımsız yeni bir Türk devleti kurmak.”

     Atatürk’ün Kurtuluş Savaşı yılları ile ilgili sözlerine bakarak karanlıkta harap ve bitap düşmüş Türk milletinin Osmanlı saltanatına başkaldırısındaki ilk adım olduğunu söyleyebiliriz.Bu başkaldırı dünya son bulana kadar var olmasını arzuladığımız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla zafere ulaşmıştır.

     Peki, Ata’nın bu zor şartlar altında kazandığı milli mücadele sonrası Cumhuriyet ilan edildikten sonra “Cumhuriyeti biz kurduk.Onu yaşatacak sizlersiniz.” diyerek en asil ve büyük görevi verdiği gençlik bugün ne durumda?

     Türk gençliği çağdaş dünyaya uyum için klasik kalıpları zorluyor.Günümüze baktığımızda eskinin idealist gençlerinin yerini artık ekonomik güce sahip olmayı ön planda tutan gençler aldı.Her kesimde gencin en büyük özlemi küme atlamayı hedef seçen futbol takımları gibi bir üst gelir grubuna sıçramak.Ancak milli gelir dağılımındaki genel adaletsizlik genç kesime de fazlasıyla yansımış durumda.

     Genel olarak gençler ikiye ayrılmış durumda.Bir bölümü dine dayalı, geri kalanı özel ve resmi okullarda laik cumhuriyeti koruyacak gençler olarak yetiştiriliyor.

     Demode ders kitapları...Çağdışı bilgiler.Araştırmayı ve soruşturmayı değil ezbere dayalı bir sistem.Mutsuz öğretmenler.

     Kafaları hayatta işlerine yaramayacak gereksiz bilgilerle dolduruluyor öğrencilerin.

     O bilgilerden sınava tabi tutulup, üniversiteye giriyor veya giremiyorlar.

     Sınavı aşanlar, bilgi çöplüğüne dönmüş kafalarla, lisede tüm öğrendiklerini intikam alırcasına unutmaya çalışarak ruhsal yorgunluk içinde üniversiteli oluyor.

     İşe yaramayan ya da başı boş bırakılmış çocuklar da birahaneleri, bilardo salonlarını, uyuşturucu kafelerini mesken tutuyor.

     Yüzde doksan beşi umdukları değil buldukları fakültelerde, kaygılı ve kuşkulu yarınları bekliyor.

     Ekonomik yönden iyi aileler çocuklarını iyi eğitim görsün diye yurtdışına gönderiyorlar.Orada gençler bulundukları ülkenin sorunlarını öğreniyor.En başarılıları çok uluslu şirketlere memur oluyor.Aileler küçük yaşta çocuklarının beyinlerine kültür, ilim-bilim değil köşeyi dönme ideolojisini sokuyor.

     Klasik bir lafla herkes gençlik umuttur diyor.Sundukları koşullarda umut denilen insanlar işsiz, üniversite kapılarında yığılmış, her yerde baskı altındalar.

     19 Mayıs yok edilmek istenen Türk milletinin şaha kalkışının sembolüdür.Her gelişen ülkenin olduğu gibi ülkemizin de üstesinden gelmesi gereken sorunları vardır.Ancak hiçbir sorun ümitsizliğe kapılmamızı gerektirecek kadar büyük değildir. 

     Bütün bu olumsuz şartlara rağmen yarınların inşaa edilmesi bugünün gençlerine düşüyor.Bütün yanlış yönlendirmelere, yanlış şartlandırmalara, kafa karıştırmalara yenilmeyecekler.Saf zekaları ve dürüst yürekleriyle doğruyu kendileri bulacak.Temiz idealleriyle mutlu yarınlar kuracaklardır.Kendi yollarını kendileri çizeceklerdir.Mutlaka bunu başarmalı ve başaracaklardır.

    Cem Karaca’nın şu dizelerinde gençliğe olan inanç ve umutlar şöyle vurgulanmaktadır:

     Bugün sen çok gençsin yavrum,

     Hayat ümit; neşe dolu.

     Mutlu günler vaadediyor,

     Sana yıllar ömür boyu.

     Ne yalnızlık ne de yalan üzmesin seni.

     Doğarken ağladı insan.

     Bu son olsun son ...

    

     19 Mayıs uzun yürüyüşün başlangıcıdır, bitmedi bitmeyecek.

 

                                                                    Batuhan YÜKSELEN